Bütün bu kargaşanın içinde devletin kurumları hala ŞOV ve gereksiz işler peşinde.

Bir canlı örnekte Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ve bir tek Allah’ın kuluna faydası olmayan KARTEPE ZİRVESİ.

2 milyon nüfusa sahip Kocaeli’de hiç kimsenin umurunda olmayan, bu kenti ve bu ülkeyi ilgilendirmeyen ZİRVE bana göre tam bir komedi.

Devletin başka işi gücü kalmamış gibi mesai saati içinde onlarca devlet memurunu, yüzlerce polis memurunu dikip zaman kaybetmekten başka işe yaramayan bir komedi yaşandı bugün.

Ve yaşanmaya da devam ediyor.

Ben bu komediye davet edilmedim.

Zaten edilseydim de kesinlikle ve kesinlikle gitmezdim.

Amma bizim sözde yalaka ve yandaş yerel basınımız da sözde davet edilmiş fakat rezil rüsva edilmiş.

Resmen dam yerine koyup içeri daha almamışlar yerel basını zirveye.

Ya da muhabiri almamışlar ama patronu hiçbir şey olmamış gibi gidip içeri oturmuş.

Düşünebiliyor musunuz bir basın kuruluşunun muhabiri içeri alınmıyor amma patronu olacak hanımefendi hiçbir şey olmamış gibi içeri giriyor.

Ya da bizim yerel basın kapıda arkadaşları içeri alınmadı diye bir tepki gösteremiyor ve de oraya terk etmiyor.

Edemez.

Çünkü bizim yerel basın basın olmaktan çoktan çıkıp kemiksiz, omurgasız bir hale geldi.

Bugün tam da zirve komedisinin başladığı saatlerde tesadüf eseri bir arkadaşım ile kahvaltı yapmak için Sapanca Yoluna saptım.

Yolun her on metresinde polis ve polis araçları vardı.

Kartepe Yoluna saptım ve Manzara Restaurant’a gidene kadar neredeyse her adım başında bir polis, polis aracı, motosiklet vardı.

Sanki devlet başkanları gelmişti.

Biraz daha yukarıya doğru gideyim derken bu kez polise jandarmalar katıldı.

Herhalde yüzlerce polis vardı.

Sadece polis mi?

Değil.

Biz Kartepe’ye doğru çıkarken yukarıdan da onlarca Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait otobüsler peş peşe iniyorlardı.

Çünkü zirve kalabalık gözüksün diye okullardan öğrenciler taşınmıştı.

Kendi kendime yeter diyerek Ahmet Yusuf’un açtığı Ayrı Gezegen’e gittim.

Bir baktım bizim içeriye alınmayan yerel basınımız burada ve çay kahve içiyorlar.

Tabi beni gördüklerinde epeyce şaşırdılar.

Ve kalkıp giderken içlerinde bulunan Cemalettin Öztürk yanıma gelip ‘ Bizi almadılar’ dedi.

Adem Turgut, Suriye Çatak, Mevlüt Soysal selam verip tokalaştıktan sonra muhtemelen arkalarına baka baka çalıştıkları müesseselere gittiler.

Çünkü içeri alınmamışlardı ve bana göre son zamanlarda da ilimizdeki yerel basın hiç bu kadar aşağılanmamıştı.

Ama bunu çoktan hak etmişti yerel basınımız.

Şimdi bizim anlı şanlı yerel basınımız bu olaya nasıl bir tepki verecek, adliye önünde toplanıp basın açıklaması yapacaklar mı, suç duyurusunda bulunacaklar mı merak ediyorum.

Ha bu arada yanlarına Bodrum CHP il başkanı Cengiz Sarıbay ile İzmit Belediye Başkanı Fatma Hanım olacak mı onu daha da merak ediyorum.